|

Karadeniz'in Kıbrıs'ı ilgi bekliyor

Kars Andlaşması gereği garantörlük hakkımız bulunan Karadeniz'in Kıbrıs'ı Acaristan, Gürcistan'daki 'turuncu devrim'le birlikte artan sosyal ve kültürel baskılara karşı Türkiye'nin desteğini bekliyor

Recep Yeter
00:00 - 13/02/2007 Salı
Güncelleme: 23:33 - 12/02/2007 Pazartesi
Yeni Şafak
Karadeniz'in Kıbrıs'ı ilgi bekliyor
Karadeniz'in Kıbrıs'ı ilgi bekliyor

Gürcistan'da turuncu devrimin ardından George Soros'un fonlarıyla artan kültürel yozlaşma ve misyonerlik faaliyetleri özerk Acaristan'ın Müslüman halkını zor durumda bırakıyor. İş bulmada, eğitimde problem yaşayan Acaralar, bölgede garantörlük hakkı bulunan Türkiye'nin kültürel ve dini konularda garantörlük hakkını kullanmasını bekliyor. Gürcistan ve Türkiye arasında gelişecek kültürel ilişkilerin köprüsü ise hazır. İstanbul'daki Gürcülerin kurduğu Gürcistan Dostluk Derneği ile Acaristan'da kurulan Türkiye Dostluk Derneği'nin işbirliği projelerine sadece sahip çıkılması gerekiyor. Gürcistan içerisinde özerk bir bölge olan Acaristan, 93 Harbi olarak bilinen 1877-78 Osmanlı Rus savaşı sonunda Rusların eline geçmiş, Rusların Müslüman bölge halkına uyguladığı baskılar neticesinde yüzbinlerce Acaralı Müslüman Anadolu'ya göç etmek zorunda kalmıştı.

AVRUPA ESKİLERİ VE DEVRİM CİPLERİ

Bir açılış nedeniyle gittiğimiz Müslüman Acara'yı yakından tanıma fırsatı bulduk.

Bağımsızlığını kazanan demirperde ülkelerinin tamamında olduğu gibi Gürcistan'da da yollar Avrupa eskisi Mercedesler ve döküntü arabalarla dolu. Yine petrolü, doğalgazı ya da bir başka yeraltı zenginliği olan ülkelerde olduğu gibi, büyük çoğunluğu yabancılar ya da işbirliği yaptığı yerli işadamları tarafından kullanılan lüks ciplere oldukça sık rastlanıyor. Bu cipler, bölge halkı tarafından “Turuncu devrimin” emarelerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu cipleri Türkiye'ye nispetle yüzde 30 daha ucuza almanın mümkün olduğu kaydedil0iyor.

ÇEYİZİNDE OSMANLI SANCAĞI

Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı Erol Şekerci, Acaristan'a yıllar sonra ilk kez geldiğinde yaşlı bir nine ile karşılaştığını söylüyor ve yaşadığı olayı şöyle anlatıyor: “Nine, çeyiz sandığından çıkardığı Osmanlı sancağını gösterdi ve torunlarını çağırıp birinin adının Özlem birinin adının Hasret olduğunu, bunun da Osmanlı'ya duydukları özlem ve hasreti yansıttığını anlattı. Buradaki insanlar, Türkiye'ye bu gibi duygularla bakıyorlar ve tekrar ikinci bir kültür, ikinci bir kardeşlik hareketinin başlamasını istiyorlar.”


'Ben Osmanlıyım'

İstanbul'dan açılış nedeniyle birlikte gittiğimiz Gürcistan Dostluk Derneği Başkanı Erol Şekerci ve Başkan Yardımcısı Yunus Kaya rehberliğinde Batum'u ve Müslüman Acara'yı yakından tanıma fırsatı bulduk. 93 Harbi (1877-78 Osmanlı Rus savaşı) sonunda Rusların eline geçen Batum ve çevresinden Anadolu'ya yoğun göçler oldu. Acara'da yaşayan Müslüman Acarlar ile ülkemizdeki Gürcü kökenli vatandaşlarımızın akraba olmaları, iki ülke arasında dostane ilişkilerin geliştirilmesi konusunda köprü görevi üstlenecek bir potansiyel oluşturuyor. Bu potansiyeli hayata geçirmek için çalışan Türkiye'deki Gürcistan Dostluk Derneği'nin davetiyle gittiğimiz Batum'daki açılış töreni duygulu sahneler yaşanmasına neden oldu. Bilim, sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda seçkin davetlinin katıldığı açılışta konuşan Türkiye Dostluk Derneği Başkanı İskender Nadiradze, derneğin, Rusların zulüm ve katliamından kaçan Müslüman Gürcülere, sıkıntıda olmasına rağmen kucak açan Osmanlı Devleti ve sonrasında Gürcülere sahip çıkan Türkiye'ye geç kalmış bir teşekkür olduğunu söyledi. Törende Gürcistan'ın yaşayan en büyük şairi ve bir Acaralı olan Pridon Halvaşiye'nin “Ben bir Osmanlıyım ve öyle kalacağım” demesi oldukça dikkat çekiciydi.


Gurbetçileriyle geçiniyorlar

Gürcistan halkının geçim sorunu ise Sarp sınır kapısının açılmasından itibaren yakından tanıklık ettiğimiz bir süreç. SSCB zamanında en çok üniversite mezununun bulunduğu ülke olan Gürcistan'da işsizlik had safhada. Bunun çözümü ise Avrupa ve Amerika'ya gurbete gitmekte bulunmuş. Şu an Gürcistan'da neredeyse her aileden bir gurbetçinin olduğu belirtiliyor. İstatistiklere göre kişi başına gelirin 750 dolar olduğu Gürcistan'da insanların yıllık harcaması bu rakamın çok üstünde. Aradaki fark ise gurbetçiler ve sosyal dayanışma ile tamamlanıyor. Kimi profesör, kimi üst düzey yönetici olan Gürcü erkeklerine, amelelik yapmak zor gelince ülkedeki alkolik oranı artmış ve bu durum boşanma oranını yüzde 100 artırmış. Sonuç olarak bavulu eline alan Gürcü kadınlar Türkiye'nin ve Avrupa'nın yolunu tutmuş. Türk halkının, Müslüman olmayan Gürcü halkıyla tanışması da bu sürece denk geliyor.



'Sizi zorla Müslüman yaptılar' demişler

Soros destekli misyonerlerin en büyük silahı Acaristan halkının Gürcü olması. “Osmanlı sizi zorla Müslüman yaptı. Siz ölümden korkup Müslüman oldunuz” teziyle Acaralıların kafası karıştırılırken, Soros'un turuncu devrimiyle iktidara gelen hükümetin Gürcistan ve Acaristan bayraklarına haç işareti koyması misyoner politikalarını tamamlıyor. Türkiye Dostluk Derneği Başkanı İskender Nadiradze, “Çocuklarımın bir gün eve haç takarak gelmesinden korkuyorum” diyor. İlahiyat eğitimini Türkiye'de tamamlayan Ömer Mohacadcze'nin anlattıkları Acaristan'ın manevi desteğe ne kadar ihtiyacı olduğunu ortaya koyuyor. Ömer Hoca, bir yıl öncesine kadar Cuma namazı kılmak için 3 kişi bile bulamadıklarını, birçok kez yoldan geçen Müslüman ama namaz kılmayı bilmeyen insanları ricayla camiye sokup, niyet ettirerek, cumayı kıldıklarını anlatıyor. Sovyet döneminde yıkılan ve yeniden yapılmaya çalışılan camilerin üstü örtülünce imamların ilk yaptığı iş birkaç çocuğa Kur'an-ı Kerim öğretmek oluyor.




17 yıl önce