|

Erdoğan: Son sözü hükümet söyler

Başbakan Erdoğan, Orgeneral Büyükanıt'ın Kuzey Irak konusundaki açıklamalarının, kurumsal bir açıklama olmadığını belirterek, “Kurumsal bir açıklamayı yaptığınızda o bir kaos meydana getirebilir. Son söz kurumsal olarak hükümetindir” dedi.

İha
00:00 - 1/03/2007 Perşembe
Güncelleme: 10:23 - 1/03/2007 Perşembe
Yeni Şafak
Erdoğan: Son sözü hükümet söyler
Erdoğan: Son sözü hükümet söyler

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Kuzey Irak konusundaki açıklamalarının, kurumsal bir açıklama olmadığını belirterek, “Kurumsal bir açıklamayı yaptığınızda o bir kaos meydana getirebilir. Son söz kurumsal olarak hükümetindir. Genelkurmay Başkanı'nın sözü kişiseldir. Kurumsal olamaz” dedi.


"28 ŞUBAT'A TAKILIP KALMAYALIM"

Başbakan Erdoğan, CNN Türk televizyonunda Taha Akyol'un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 28 Şubat'ın 10. yıldönümünde neler hissettiğinin sorulması üzerine Erdoğan, 28 Şubatla ilgili programları izleyince rahatsız olduğunu söyledi. Düne takılıp kalmak istemediğini, artık yarını konuşmak gerektiğini kaydeden Erdoğan, piyasaların bunlardan rahatsız olduğunu ifade etti.


Erdoğan, dünün o aktörleri hala çıkıp aynı şeyleri nakarat halinde söyleyince yarınlara umutla bakan gençlerin bunlardan rahatsız olduğunu dile getirdi. Erdoğan, “Biz demokratikleşme sürecini hızlanarak geçmek istiyorsak oralara takılıp kalmayacağız. Zaten bunun faturasını ödeyenler ödedi. Artık bu faturaları Türkiye'ye kesmemek lazım. Onlardan ibret alalım, yarını konuşalım” şeklinde konuştu.


"GÜL FARKLI BİR ŞEY SÖYLEMİYOR"

Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine Erdoğan, Abdullah Gül'ün kendisinden farklı bir şey söylemediğini kaydetti.


Nisan ayının ortalarına kadar bu konuda bir şey açıklamayacaklarını söylediklerini hatırlatan Erdoğan, bu süre içinde kamunun kanaatlerini alacaklarını, toplumun kanaat önderleri ile görüş alışverişinde bulunacaklarını, AK Parti örgütünün tabanından ve milletvekillerinden kanaat alacaklarını ifade etti. Bu kanaatlerden sonra düşüncelerini pekiştireceklerini kaydeden Erdoğan, bu neticeye göre uzlaşma arayacaklarını kaydetti.


"CUMHURBAŞKANLIĞI'NDA UZLAŞMA OLMASI LAZIM"

Ana muhalefetin bu konuda çok kararlı şekilde düşüncelerini açıkladığına işaret eden Erdoğan, “Bu söylediğim çerçeve içinde uzlaşmada taraflar olması lazım. Bir taraf yoksa uzlaşma arayışı içine giremezsiniz. Biz Parlamentoya vekillerini gönderen asıllarla görüşürüz. Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimini kriz edebiyatıyla farklı yerlere çekmek isteyenler sadece kafaları bulandırıyorlar. Şu anda Çankaya 5 siyasi liderin seçtiği bir Cumhurbaşkanı tarafından idare ediliyor ama hep gündemde Çankaya kavgası vardı. Orada saygı olur, biz bu saygıyı demokratik çerçeve içinde, haklarımızı kullanmak suretiyle sürdürdük. İnanıyorum ki AK Parti grubu bu Parlamento'nun içinden birleştirici, sevgi, kardeşlik bağlarını kuvvetlendirecek ve halkıyla iç içe olabilecek bir Cumhurbaşkanı'nı çıkaracaktır” şeklinde konuştu.


"GÜLER SABANCI'NIN YAKLAŞIMI SAMİMİ"

Güler Sabancı'nın 'Cumhurbaşkanı olmamalı' şeklindeki ifadelerini de değerlendiren Erdoğan, Güler Sabancı'nın yaklaşımını samimi açıklamalar olarak gördüğünü söyledi. Erdoğan, “Hiç olmazsa Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına hakaret etmiyorlar. 'Bu trend Başbakanımız'la daha iyi gider' diyorlar. Bu bir saygının ifadesidir. Ama bazı kesimler var ki, bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na bu tür hakaretleri yapmak kayıp mıdır, kazanç mıdır bunu hiç düşünmüyor. Acaba ana muhalefet bugüne kadar ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunacak ne söyledi. Bir gün de yol gösterici bir tavsiyede bulunsalar. Biz milletin Başbakanıyız. Bu başbakana sahip çıkmak milletçe hepimizin görevidir” dedi.


"SEÇİM EKİM KASIM GİBİ YAPILACAK"

Genel seçimlerin ne zaman yapılacağı sorusu üzerine Erdoğan, öncelikle bir ispat görevleri olduğunu, Türkiye'nin 5 yıl da idare edilebileceğini ispatlamaya çalıştıklarını ifade etti. Erdoğan, seçimin Ekim, Kasım gibi yapılacağını belirtti. Nisan-Mayıs aylarının Cumhurbaşkanlığı seçimiyle geçeceğini ve Parlamento'nun yaklaşık 1.5 ay verimli çalışma yapamayacağını anlatan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Temmuz'a kadar bazı kanunlarda yoğunlaşacaklarını belirtti. Erdoğan, Temmuz'dan sonra ise seçim kampanyalarının başlayacağını, AK Parti örgütü olarak kampanyalarını şimdiden başlattıklarını kaydetti.


"AK PARTİ OYLARINDA ARTIŞ VAR"

Erdoğan, AK Parti dışında yapılan son bir ankete göre AK Parti'nin oylarının çok ciddi oranda yükselişte olduğunu kaydetti. Hiçbiri, cevapsız ve kararsızların toplamının yüzde 30 olduğuna işaret eden Erdoğan, bunlar dağılmadan önce AK Parti'nin oy oranının yüzde 33 gözüktüğünü belirtti. Erdoğan, CHP'nin yüzde 13.7, MHP'nin yüzde 6.1, DYP'nin yüzde 5.9 olarak çıktığını, diğer partilerin ise çok düşük noktada olduğunu söyledi. DTP'nin oylarında düşüş olduğunu kaydeden Erdoğan, ideolojik partilerin iniş çıkışlarının kesin hatlarla çok sık olduğuna dikkat çekti.


"DTP KENDİSİ BİLİR"

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün, bağımsız adaylar çıkarıp grup kurmayı hedefledikleri yönündeki açıklamalarını değerlendiren Erdoğan, Türkiye'de seçme ve seçilmenin esaslarının belli olduğunu, seçilme noktasındaki insanların seçime nasıl gireceklerinin kendi takdirleri olduğunu ifade etti.


Bunun, AK Parti'nin oy oranına olumsuz istikamette değil olumlu istikamette tesir edeceğini söyleyen Erdoğan, “Vatandaş şunu arar, sen bana hizmet getirebilecek misin?” diye konuştu. Hiçbir siyasi partinin mensubu belediye başkanına farklı uygulama yapmadığını anlatan Erdoğan, ziyaretine gelen ve yardımcı olduğu DTP'li belediye başkanları bulunduğunu kaydetti. Erdoğan, “Benim muhatabım DTP'li belediye başkanı değil o ildir, o ilde yaşayanlardır” dedi.


“HİÇBİR BELEDİYEYE FARKLI YAKLAŞMADIM”

Erdoğan, DTP'li belediyelerin çalışmalarını değerlendirirken, “Gönlüm hangi partiden olursa olsun, tüm belediye başkanlarının başarılı olmasıdır. Göreve geldiğimden bu yana hiçbir siyasi partinin belediye başkanına farklı yaklaşmadım” dedi.

Hiçbir DTP'li belediye başkanının “Ankara bize para vermiyor” diyemeyeceğini belirten Erdoğan, hizmet noktasında muhatabının o ilin insanı olduğunu söyledi.

Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde engellemelerle karşılaştığını, İstanbul Metrosu'nun bu nedenle geç tamamlandığını söyledi.


"KİMLİĞİMİZ MUHAFAZAKAR DEMOKRAT"

Erdoğan, AK Parti'nin kimliğine ilişkin bir soru üzerine, 3 Kasım öncesinde siyaset yelpazesinde merkeze oturduklarını söylediklerini hatırlattı. Siyasi kimliklerinin muhafazakar demokrat olduğunu ifade ettiklerine de işaret eden Erdoğan şöyle konuştu:

“Ben muhafazakarlıkla demokrasiyi uzlaştırdım, birleştirdim. Biz dinci bir parti olmayacağız dedik. Çünkü siz bir tüzel kişiliğe bir dini vasıf koyamazsınız. Bir tüzel kişiliğe din elbisesi giydiremezsiniz. Bırakın onu bireysel olarak yaşasın.”

Başbakan Erdoğan, önümüzdeki dönemde AK Parti grubunda hanım sayısının artacağını, 25-30 yaş arası genç bir kadroyu da parlamentoya taşıyacaklarını kaydetti.


"ELİMİZDEKİ KADRO ÇOK GÜÇLÜ"

Ellerindeki kadronun çok güçlü olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Aşırılıkları olmayan bir ekibi oluşturmanın gayreti içinde olacağız. Merkez sağ ve merkez soldan insanları partimize çekmenin de gayreti içindeyiz. Yeter ki ilkelerimizi kabullensinler. Aşırılıklara her zaman kapalıyız. Bundan sonra da kapalı olacağız” değerlendirmesinde bulundu.

“KÜRDİSTAN GİBİ İFADELERİ KABULLENMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

ABD Dışişleri Bakanı Rice'ın 'Türkiye-Kürdistan' sınırı ifadesini kullanmasına değinen Erdoğan, bu ifadeyi bu şekliyle kullanmasını yanlış bir ifade olarak değerlendirmelerinin sözkonusu olduğunu kaydetti. Türkiye'nin güneydeki komşusunun Kuzey Irak olduğunu ve federatif yapıda Irak'la komşu olduğunu hatırlatan Erdoğan, muhataplarının da Irak'ın merkezi yönetimi olduğunu vurguladı. Erdoğan şunları kaydetti:

“Kürdistan gibi şeyleri kabullenmemiz mümkün değil. Diplomatik teşebbüsler var. Koalisyon güçleriyle bunları görüşüyoruz. Önümüzdeki günlerde Abdullah bey, Rice ile biraraya gelecek. Belki telefon görüşmesi olur. Bu hassasiyetlerimiz iletilecektir. Adını bu şekilde koymaları çok çok önemli değil. Asıl önemli olan Irak'ın içinde bulunduğu iç savaş halidir. Oranın adı neymiş buranın adı neymiş beni çok fazla ilgilendirmiyor. Her gün Irak'ta 60-70 kişi ölüyor. Bizi rahatsız eden budur. Irak'a komşu ülkeler toplantısına BM'nin daimi üyelerini katmak istiyoruz. Nisan ayında bu toplantıyı düzenlemek istiyoruz. Daimi üyeler olumlu bakıyor. Bu gerçekleşirse Dışişleri Bakanları düzeyinde güzel bir çalışma olacak. Nisan'daki bu toplantı başarılı bir şekilde gerçekleşirse bir diplomasi başarısı olacaktır.”


"BÜYÜKANIT'IN AÇIKLAMALARI KİŞİSEL"

Erdoğan, Kürt liderlerle görüşme konusunda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt ile farklı açıklamalar yaptıklarının hatırlatılması üzerine kişilerin, kişisel düşüncelerini açıklayabileceklerini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu:

“O, hiçbir zaman kurumun açıklaması olamaz. Kurumsal bir açıklamayı yaptığınızda o bir kaos meydana getirebilir. Son söz kurumsal olarak hükümetindir. Genelkurmay Başkanı'nın sözü kişiseldir. Kurumsal olamaz. MGK'da diplomatik çabaların yoğunlaştırılmasında yarar görülmüştür. Bu hangi ölçüde olacak, kimler bu görüşmeyi yapacak. Biz büyük bir devletiz. Bizim çeşitli kademelerimiz var. Gerektiğinde özel temsilcimizi göndeririz. Bu görüşmeler yapıldığında maksadın hasıl olmasına yardımcı olur. Masadan çekildiğin zaman netice alman mümkün mü? Geçmişte, şu anda görüşmem dediğin kişilere pasaport vermişsin. Ben bir gençtim. Saddam'ın hışmından kaçtıkları zamanlarda TIR'larla biz haftalarca o bölgeye gıda yardımı, elbise yardımı taşıdık. İnsani bir yardım olarak yaptık. Şimdi ise diplomatik dilin dışında ifadeler bizi üzer. Yapılan bu açıklamaların kabul edilebilir yanı olamaz. Bu bir terör örgütünü sahiplenmektir. Terör örgütü o topraklarda konuşlanmışsa bu noktada bizim haklarımız var. Bu haklarımız bugün doğmuş değil. Bir terör örgütü benim topraklarıma sızıp katliamlar yapıyorsa buna karşı gereken tedbir neyse gereğini yaparız. Adımları atarız. Barzani ve Talabani, Türkiye'ye yardımcı olacağız, teröre destek vermiyoruz diyorlar. Gün geliyor bir ifade kullanıyorlar, her şeyi yıkıp döküyorlar. Türkiye'yi seviyorsanız terörün o topraklarda konuşlanmasına müsaade etmemeniz lazım. Korumaya devam ederlerle gereken yapılır. Bu tür şeyler söylenmez yapılır.”


"KERKÜK'TE REFERANDUM KARABAĞ GİBİDİR"

Irak bölündüğü takdirde Irak'ta çok tehlikeli bir boyut oluşmaya başlayacağını dile getiren Erdoğan, Kerkük'te referanduma gitmenin, Karabağ'daki referandum örneği ile aynı olacağını kaydetti. Bunun İslam dünyasına kabul ettirilemeyeceğini söyleyen Erdoğan, daha önce görüştüğü İran Cumhurbaşkanı, Suriye Cumhurbaşkanı, Suudi Arabistan Kralı ve Ürdün Kralı'nın da aynı şeyi düşündüklerini belirtti. Erdoğan, “Biz yaptık oldu, hayır olmadı. Referandum yapacaksanız tüm Iraklılar'ın katıldığı bir referandum yapılsın. Siyasi, diplomatik bütün baskılarımızı sürdürüyoruz. Amerikanın tavrı konusunda şüphelerim var” dedi.


"TEZKERE KONUSUNDA HAKLIYIM"

1 Mart tezkeresinin geçmemesinin sonuçlarını değerlendiren Erdoğan, şöyle konuştu:

“O zamanki düşüncemde haklı olduğumu düşünüyorum. Türkiye koalisyon güçlerinin içinde olsaydı, şu anda 10 binin üzerinde Türk askeri Irak'ta olsaydı ne terör örgütü orada bir zemin bulabilirdi, ne şu anda dinlediğimiz bazı şeyler duyulurdu, ne de Türkiye'nin düşünceleri dışarıda bırakılırdı. Taşın altında elimiz olduğu için en azından Kuzey Irak'ta konuşlanmış bir Türkiye olarak şöyle olmalıdır dediğimizde bu yerini bulurdu. Şimdi yine bir şeyler oluyor ama öyle bir pozisyonda olduğunuz takdirde farklı olurdu. Artık söylenmesi gereken, her olanda hayır vardır. Bunlardan ibret alıp gelecekte aynı hataya düşmemek gerekir. Onun için Lübnan'da çok daha dikkatli davrandık ve askerimizi Lübnan'a gönderdik.”


"BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇÖZECEĞİZ DEMEDİK"

Başörtüsü meselesi ile ilgili bir soru üzerine Erdoğan, hiçbir siyasi gibi bunu polemik konusu yapmadığını söyledi. Seçimden önce 'Biz gelince bu işi çözeceğiz' diye bir vaatte bulunmadığını vurgulayan Erdoğan, “Benim öyle bir sözüm yok. Benim için başörtü meselesi bir oy meselesi değil bir özgürlük meselesidir. Biz ailece bunu yaşamımızda uyguluyoruz. Bu bir özgürlük mücadelesidir. Bu konuda toplumsal bir gerilimin tarafı olmayacağız dedik. Burada toplumsal mutabakat var. Toplumun var ama kurumsal mutabakatta sıkıntı var. Kurumlar arası mutabakatı da başarırsak kendiliğinden çözülecektir. Bunu tartışma konusu yapmaya gerek yok. Kurumsal mutabakat olmadıktan sonra bunu yapamazsınız. İnanıyorum ki zaman bunu çözecektir. Batı'dan bir ülkenin lideri 'sizin kızlarınızın neden ABD'de okuduğunu öğrenince üzüldüm' dedi. Bu bir süreç. Bir mücadele veriyoruz. Ama ben bunun şikayetini Başbakan olarak ona iletemezdim. 4 yıl önce AB'de buna farklı bakanlar, şimdi farklı bakmaya başladı” şeklinde konuştu.

Erdoğan, bir soru üzerine 301'in kaldırılmasına karşı ama değişmesinden yana olduğunu açıkladı. Hükümet'in teklif verme değil teklif alma mercii olduğuna işaret eden Erdoğan, 301. maddede değişiklik yapılmasına ilişkin düzenlemenin seçimden önce çıkacağını vurguladı.


"BİLİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERE KARŞIYIZ"

YÖK Başkanı Teziç'in, üniversitelere kadro vermeyerek bilimin gelişmesini engelledikleri yönündeki eleştirilerine cevap veren Erdoğan, bilim önündeki her türlü engelin karşısında olduğunu kaydetti. 2002 sonu itibariyle üniversitelerde kadro sayısının 74 bin olduğunu hatırlatan Erdoğan, 2006 itibariyle bu sayının 82 bin olduğuna dikkat çekti. Bu kadroyu kendilerinin verdiğini dile getiren Erdoğan, Hükümet'e sürekli çamur atma gayretiyle bir yere varılamayacağını belirtti. YÖK Başkanı'na her zaman kapısının açık olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, “Ben kendisine 'ben gazeteler aracılığıyla görüşmek istemiyorum' dedim. Bir şey varsa buyrun gelin konuşalım dedim. Ön kabulümüz yok. Acaba onlar hazırladıkları reformu bir ön kabulle mi açıkladılar. Biz müzakereye açığız” dedi.


"PİYASADA HER ZAMAN DALGALANMA OLABİLİR"

Yaşanan son ekonomik dalgalanmaları değerlendiren Erdoğan, bu tür dalgalanmaların dünyada her zaman olacağını kaydetti. Büyük bir dalgalanma olabileceğini ama bunun ölçeğini bilemeyeceğini dile getiren Erdoğan, “Biz şu anda yere nasıl basıyoruz, ben ona bakıyorum” diye konuştu. Merkez Bankası'nın uyarılarından rahatsız olmadığını vurgulayan Erdoğan, Merkez Bankası yetkililerinin kendi görevlerini yaptıklarını ifade etti. Merkez Bankası'nın enflasyon hedefinden dolayı faizi aşağı çekmediğini anlatan Erdoğan, “Ben izliyorum. Temenni ederim ki doğrusu budur. Tek haneli rakamı asla kaybetmememiz lazım. Merkez Bankası ile yıl sonunda konuşacağız. Yüzde 4, esneme bandı yüzde 2 enflasyon hedefi koydular. Çıkmazsa 'yanlış yaptınız' diyeceğiz” şeklinde konuştu.


“İŞSİZLİKTE HEDEFİ YAKALAYAMADIK”

Ekonomiyle ilgili değerlendirmelerde yapan Erdoğan, hükümete geldiklerinden bu yana sadece işsizlikle mücadele konusunda istedikleri hedefi yakalayamadıklarını söyledi.

Erdoğan, 5 yılda 1 milyon işsizin iş sahibi olduğunu, bu rakamın yinede arzu ettikleri düzeyde olmadığını ifade etti.

Yoksul sayısının azaldığını anlatan Erdoğan, alt gelir grubuyla, üst gelir grubu arasındaki farkın kapanmaya başlamasının da sevindirici olduğunu belirtti.

Erdoğan, piyasalardaki dalgalanmadan da endişe duymadığını dile getirerek, Türk ekonomisinin önceki yıllardaki kadar bu gelişmelerden etkilenmediğini kaydetti.


NE OLACAK FENERBAHÇE'NİN HALİ?

Erdoğan, Fenerbahçe'nin ligde ve Avrupa kupalarında aldığı kötü sonuçları da yorumladı. 'Fenerbahçe'nin halinde şu anda bir şey yok' diyen Erdoğan, sarı lacivertli takımın Avrupa kupalarından talihsiz bir şekilde elendiğini söyledi. Dün kendisini ziyaret eden Hollanda Prensi Willem Alexander'in, Fenerbahçe'yi eleyen AZ Alkmaar'ın formasını getirdiğini ve kendisine hediye ettiğini anlatan Erdoğan, “Formada benim adım yazılı değildi. Ben bugün arkasında 'Alexander' yazılı bir Fenerbahçe formasını kendisine hediye ettim. O, golü yemiş oldu” diye konuştu. Erdoğan, gönlünün Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kazanmasından yana olduğunu vurguladı.

17 yıl önce