|

7.5 yıllık zaman aşımı 7.4'ten fazla sarstı

Marmara depreminin ardından açılan 2100 davanın 1800'ü zaman aşımına uğradı. Sakarya'da yargılanan 6 bin kişiden yalnızca 5'i ceza aldı. İdari kurumlara tazminat davaları açan mağdurlar, şimdi AİHM'ye gitmeye hazırlanıyor

Ertan Altan
00:00 - 18/02/2007 Pazar
Güncelleme: 00:25 - 18/02/2007 Pazar
Yeni Şafak
7.5 yıllık zaman aşımı 7.4'ten fazla sarstı
7.5 yıllık zaman aşımı 7.4'ten fazla sarstı

Marmara depreminden sonra açılan davaların zaman aşımına uğraması tepkilere neden oldu. Depremde yıkılan binalarda 17 bin 480 kişinin ölmesi üzerine sorumulular hakkında açılan davalardan Yargıtay aşamasına gelmeyenler önceki gün zaman aşımına uğrayarak sona erdi. 7.5 yıllık hukuk maratonununda açılan 2100 davanın 1800'ü zaman aşımına uğramış oldu. Adaletin yerini bulmadığını belirten Düzce Depremzedeler Derneği Başkanı Av. Ayşegül Şenol Can, Sakarya 'da yargılanan 6 bin kişiden yalnızca 5 kişinin ceza aldığını söyledi. Avukat Can, depremzedelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidebileceklerini bildirdi. Bu tür davalarda zaman aşımının olmaması gerektiğini ifade eden İzmit Depremzedeler Derneği Avukatı Nurcan Taşpınar da "Ortada binlerce kişinin öldüğü cinayetler var. Depremzedeler ve kamuoyu açısından adalet duygusu zedelenmiştir" dedi.

VERİLEN AZ CEZA DA ONANDI

Marmara depreminin ardından İzmit, Gölcük, Yalova Sakarya, Düzce'de çok sayıda mimar, mühendis ve müteahhit hakkında eski TCK'nın 383. maddesine göre, "dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek" suçundan açılan davalarda 5 yıl hapis cezası öngörülüyor. Bu tür davalara 7.5 yıl zaman aşımı süresi uygulandığını belirten hukukçular, felaketin izlerinin hukuk kayıtlarından 16 Şubat'ta sileneceğini öngörmüşlerdi. Nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi Başkanı Hasan Gerçekler konuyla ilgili yaptığı açıklamada, zaman aşımına girmemesi için az buldukları cezaları dahi onamak zorunda kaldıklarını ifade etmişti.

MAHKEME DE HASARLI

Avukat Ayşegül Şenol Can'a göre, hukukun aciz kaldığı süreç, davaların açıldığı gün başladı. Çünkü depremden zarar gören bölgelerde açılan binlerce davaya, yine deprem mağduru hakimler ve savcılar bakıyordu. Mahkemelerin, yıkılan binlerce binadan alınan demir, beton örneklerinin incelenmesinde geçen süre, diğer delil toplama çalışmalarının uzaması, bilirkişi heyetlerinin yetersizliği gibi faktörler nedeniyle dava yükünü kaldıramadığını belirten Can, "Arkasından ağır ceza mahkemelerindeki davalar süreci başladı. Üstelik bölge idare mahkemelerinin de binaları hasar görmüştü. Bu durumda davaların altından kalkılması zaten çok zordu" dedi.

SANIK LEHİNE MADDELER

Yargıtay'ın, 'suç tarihi deprem tarihidir' gibi bir karar vermesinin de yargı sürecini uzattığını belirten Can şunları söyledi: "Bunun üzerine tekrar yargılamaya devam edildi. Türk Ceza Kanunu değişerek 2005'te yürürlüğe girdi. 'Sanığın lehine maddeler var mıdır' diye yeniden dosyalar incelendi. Bütün bunlar, Yargıtay'a gidip gelmeler, bulunamayan sanıklar, bunların aranması çok sayıda bilirkişi incelemeleri derken çok da ihtisas isteyen bir konuydu bu. Yargılama aşaması açısından böyle 7.5 senelik zaman kendiliğinden geçti. Burada her halükarda ceza davalarının bitirilmesi gerekirdi. Yargı bu şekilde sonuçlanınca ve davalar sağlıklı bir neticeyle bitirilemediği zaman kamuoyunda bu işin mağdurları açısından baktığınızda adaletin yerini bulunmadığı sonucu ortaya çıkar."

Kaçan kurtuldu hesap sorulamadı

Eskişehir'de 32 kişiye mezar olan Tarhan Apartmanı için belediye görevlisi Haşim Güngörsün'e zaman aşımından önceki son gün 3 yıl hapis ve 50 YTL para cezası verildi. Ancak Düzce'de Ersoy Apartmanı'nda 36 kişi, Yalova Ceylankent Sitesi'nde ölen 98 kişi, Kocaeli Ulbay Apartmanı'nda 58 kişi ve yıkıntılar altında can veren binlerce kişinin hesabı kimseden sorulamadı. Yalova'da 5 bloktan oluşan sitede oturan 195 kişinin ölümüne neden olduğu gereçseyle müteahhit Veli Göçer'e verilen 18 yıl 9 ay hapis cezası onandı. Ancak bu karar da zaman aşımı nedeniyle emsal oluşturmadı. Davaların büyük bölülünde de yıkılan birden fazla binaya tek ceza verildi.


Deprem mağdurları AİHM'ye de gidebilir

Tüm bu olanaksızların hükümetler tarafından giderilmesi gerektiğini belirten Can, davalarda yalnızca mimar, mühendis ve müteahhitlerle yerel yöneticilerin yargılandığını söyledi. Sorumluların daha fazla olduğunu söyleyen Şenol, "Ortaya çıkan tabloda, hem yargının, hem ilgili bakanlıkların

sorumluluğu vardır" dedi. Mağdurların AİHM'ye gidebileceğini belirten Can, sorumlu olan kamu kuruluşları hakkında tazminat davalarının açıldığını bildirdi. Bu davalarda zaman aşımı olmadığını belirten Şenol, "Sorumluların ceza almaması kamu vicdanını yaraladı" diye konuştu.

Kamu vicdanı rahatsız

Kamu vicdanının davaların bu şekilde sonuçlanmasından son derece rahatsız olduğunu belirten Yalova Barosu Başkanı Cemil İnci, "Yalova Adliyesi'nde bu acı felaketle ilgili 173 dava görülüyor. Bu davaların 170'i karara bağlandı. Ancak Yargıtay'a intikal eden bu davalarla birlikte açılan davaların tamamı bu tarihten itibaren düşecek. Felaketten bu yana 7 buçuk yıl geçti. Mahkemeler hâlâ bu olayın hangi yasa kapsamında ele alınacağına dair ortak bir karara varamadı. Aynı felaket bugün yaşansa değişen hiçbirşey olmayacak. Bu çok nettir. Yalova'da 'Hacımehmet Ovası' denen bölgede binlerce kişi yaşamını yitirdi. Bu gün aynı yerde TOKİ'nin konutları boy gösteriyor. Açıkçası gerek vicdan, gerek hukuk ve gerekse demokrasi adına çok acı bir durumla karşı karşıyayız" dedi.

Hukuk bu konuda aciz kaldı

Yasayla ve hak düşürücü olan ilgili maddelerle ilgili bir sıkıntı olmadığını belirten Düzce Barosu eski Başkanı Ahmet Kurtuluş ise, "Bu yasalar dünyanın her ülkesinde aynı. Faillerin 7 buçuk yılda yakalanamaması, yasanın değil savcılığı ve dolayısıyla polis ve jandarmanın basiretsizliğidir. Mağdurlarla ilgili hukuk davası her zaman açılabilir ancak ceza davası konusu bugünden sonra sözkonusu olmayacak. Buna hangi gönül razı gelir. Bir hukuk devletinin bu kadar aciz kalması yürekler acısıdır. Vatandaşlarımız bunun hesabını devletten sormalıdır. 7 buçuk yıl hiçbir şey yapmayan zihniyeti anlamak mümkün değildir" diye konuştu.

Zaman aşımı olmamalı

Bu tür davalarda zaman aşımı olmaması gerektiğini belirten Av. Nurcan Taşpınar ise, "Binlerce insan öldü, sorumlular biliniyor, üniversitelerin binalarla ilgili verdiği teknik raporlar var. Her şey ortada ama ceza alan yok" diye konuştu. 17 Ağustos Depremi'nde gerçekleşen ölümlerin birer cinayet olduğunu söyleyen İzmit Depremzedeler Derneği'nin avukatlığını üstlenen Nurcan Taşpınar, 7.5 yıl aradan sonra davaların zaman aşımına uğraması ve sonuç alınamayışının depremde mağdur olanlar ve kamuoyu açısından adalet duygusunun zedelendiğini söyledi. Mağdurlar için AİHM yolunun açık olduğunu vurgulayan Taşpınar "Sorumluların cezadan kurtulması acı verici" diye konuştu.


17 yıl önce